26 Ağustos 2007 Pazar

Devletlerde Ağabeylik

Medeniyetler kuran kavimler, çevrelerindeki akrabalarını ve bu akrabalığa sıcak bakan kavimleri çevresine toplayarak İmparatorluklar kurmuşlardır. Bu İmparatorluklar sırasında işgal edilen topraklarda başka kavimlerde yaşamakta olup, bunlara yapılacak zulüm ya da iyilik bu imparatorluğun yaşam süresini uzatmış ya da kısaltmıştır.

Bazen kurulan medeniyetlerde akraba iki medeniyet aynı büyüklüğe ulaşmış, biri diğerini abi kabul ederek sırt sırta çalışmışlar ve bugün tarihteki yerlerini almışlardır. Büyük Timur İmparatorluğu da bunlardan biridir. Ankara savaşında Yıldırım Beyazıt’ı yenerek Osmanlı Devletini Fetret Devri’ne götüren olayları yaşatan adam, her Osmanlı Tarihçisinin lanet okuduğu adam neden Müslüman ve Türk iki devlet savaşmış ve Osmanlıyı Fetret Devrine sokmuştur. Konu ağabeyliktir.

Timur, Sultan II. Murad Han'ın 1441 yılında yazdığı bir nâme ile kendisini Büyük Türk Hakanı olarak tanıdığını ve tâbi olduğunu bildirdiği âlim hükümdar Şahruh'un babası; şair hükümdar Hüseyin Baykara'nın ve bu gün Ay'ın en geniş kraterlerinden birine adı verilen Ay atlasında Türk adını bulunduran ünlü astronom Uluğ Beğ'in dedesidir. Osmanlı Devleti batıda savaş verirken, Timur Orta Asya’da hüküm sürmüş ve İran’a kadar gelmiştir. Timur, İran seferinde, Şehname'nin yazarı ünlü şair Firdevsî'nin mezarına giderek, "Kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk'ü şimdi gör!" demiştir.

"Biz ki Mülük-i Turan, Emir-i Türkistan'ız:
Biz ki Türk oğlu Türk'üz;
Biz ki milletlerin en kadîmî ve en ulusu
Türk'ün başbuğuyuz!..."

Mısralarını yazan bu komutan neden Ankara Savaşına girişmiştir. Bunun nedeni ağabeyliktir. Abi gelmiş ve 600 yıla yakın hüküm sürdürecek Osmanlı Devletini revize etmiştir. Bu revizyon yaşanmasaydı Osmanlı Devleti bu kadar uzun süre yaşamını devam ettiremezdi. Bunun en bariz örneğini yendikten sonra yanına aldığı Yıldırım Beyazıt ile birlikte İzmir’e kadar ulaşan Timur, kendinden neden sorusunu arayan Yıldırım Beyazıt’a dönerek, ‘’ Sen Müslüman ve Türk bir hükümdarsın, neden bir yabancı ile evlendin? ‘’ diye sorar ve sofrada Prenses Olivera’ ya sakilik yaptırarak Yıldırım Beyazıt’a en acı dersini verir. İşte ağabeylik budur. Bazen bu dersler çok büyük zayiatla olabilir ama keşke Kanuni Sultan Süleyman döneminde de bir abi çıksaydı da tarih kırılma noktasına girseydi.

Hükümetin geçen haftaki yazdığım yazıda son icraatını yazmıştım. Orada AB bağırmasına ve paniğe kapılmasına rağmen, Türkiye’nin Azerbaycan, Moğolistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ a uygulanan vizeyi tek taraflı olarak kaldırdığını yazmıştım. Televizyondan Özbekistan’dan yapılan yayında Haftada 4 sefer THY, 3 seferde Özbek Hava yolları sefer yapmasına rağmen yer bulunmadığı ve yaşlı bir adamın sıra bekliyorum, bende oraları göreceğim diyerek gözyaşları döküyordu, işte ağabeylik budur.

Sadece bu da değil, Balkanlarda TİKA kanalıyla yapılan çalışmalar, Balkanlarda ağabeylerinin geldiğini göstermektedir. TİKA tarafından yapılan MOSTAR köprüsü, Hırvat topçuları tarafından başta minaresi olmak üzere yıkılan Ulu Camii, Gorazde de tam teşekküllü hastane ve bu hafta resterasyonuna başlanacak olan Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü, ağabeyliğin en güzel örneğidir. Bizden herkes ağabeylik bekliyor, ne yapalım, bu sorunun en güzel cevabını halkımız zaten veriyor.
Saygılarımla;

TİKA: Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı
TİKA, Avrupa, Asya ve Afrika olmak üzere, 3 kıta ve 37 ülkede görev yapan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yegane ‘’Teknik Yardım Kuruluşu” dur.
Görevleri:
Gelişme yolundaki ülkelerin kalkınma hedefleri ve ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim işbirliği ve yardım konularını belirlemek ve bu amaçla gerekli proje ve programları hazırlamak veya özel kuruluşlara hazırlatmak,

Hiç yorum yok: