9 Ağustos 2007 Perşembe

ORDUMA DOKUNMAYIN

1908 yılında Avrupa’nın bir ülkesinde bir araya gelen adamlar artık dünyanın değişmesi gerektiğine karar verdiler. Büyük hantal devlet yapılarının orta boy devletlere, 100 sene sonra da orta boy devletlerin, küçük devletçiklere dönüştürme planını kabul ettiler; üçüncü aşamada ise bu küçük devletlerin bir araya geldiği Federe Devlet Sisteminin kurulması kararını bu toplantıda aldılar.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı, birçok ölümün, yıkımın olduğu bir savaş olmasının yanı sıra, büyük devlet konumundaki Alman, Osmanlı, Rus ve Avusturya - Macaristan İmparatorluklarının bitişine de neden olmuştur. Özellikle Avrupa da birçok yeni etnik kökene dayalı devletler oluşturulmuş, Ortadoğu’da ise Osmanlı / Türk düşmanlığı ile tanınan Bedevi çapulcuları kral ilan edilerek, ellerindeki cetvelle bunlara ülke sınırları çizilmişlerdir.

Birinci aşamanın tamamlanması ile ikinci aşamaya geçilmiş, 2000’li yılların başında orta büyüklükteki devletler daha etnik guruplara bölünerek küçük devletçikler haline getirilmiştir. Avrupa da bunun en güzel örneği, Yugoslavya adı altındaki ülkeden 6 – 7 devletçik çıkmasıdır. Ortadoğu’da ise Irak bu konuda örnek olarak oluşturulmaktadır. Bileşmiş Milletler Kurumu yerine, 1941 yılında dillendirilmeye başlanan Avrupa Federasyonu, Ortadoğu Federasyonu, Asya Federasyonu vb. adlar altında küçük devletlerin oluşturduğu bir federasyon birlikleri, hem askeri hem de ekonomik açıdan daha rahat yutulur lokma haline dönüştürülecektir.

Ancak, özellikle kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal’ in her türlü egemenlik ve mandaya karşı durması, kısacık ömründe, beklenenin aksine ondan sonra gelenlerin yaptığı gibi harap bir ülke aldık vb. sözler söylemeden ve yaşam desteği aramadan ekonomik ve askeri örgütlenmesi, bu kişilerin oyunlarını belli süre bozmuştur. Mustafa Kemal bilmektedir ki, bir ülkenin bağımsızlığı önce askeri güçten sonra da o ülkenin ekonomisinden geçmektedir.

Ordumuz, dünyanın bu büyüklükteki en dinamik ve güçlü ordusudur. Şahsım da dahil olmak üzere binlerce muvazzaf, yedek subay ve erler savaşma teknikleri, gerçek merminin sesi ve gelişi, askeri stratejileri, tatbikatlar da değil gerçek savaş alanlarında görmüşlerdir. Bu dinamik yapı planların bozulmasına neden olmuştur. Ancak şu unutulmasın ki 1908’ de toplanan gurup hiçbir zaman ve oluşan ne tür zorluk ne olursa olsun bu planlarından vazgeçmeyecekler ve yeni planlar oluşturacaklardır.

Yeni plan nedir. Yeni plan Türk Ordusunu içten ve dıştan oluşturacakları kişi ve kurumlarla yıpratma operasyonudur. Belli bir gurubu çıkarsak, Ordumuza halkımız her zaman destek vermiş ve onu kendinden ayırt etmemiştir. Şunu iyi görmek gerekir, hiçbir kurum halktan destek almadıkça başarılı olması mümkün değildir. Bu legal ordu da olabilir, terör örgütü de olabilir. Halk desteği, bu sihirli kelimenin bilincinde olan kişiler, öncelikle halktan ordunun kopartılması gereğine dayanarak, ordumuz ile halkımızın arasını açma eylemi içerisindedirler.

Sayın Yaşar BÜYÜKANIT’ ın Genel Kurmay Başkanı olması ile başlayan bu süreçte, Sayın BÜYÜKANIT ile ilgili birçok internet sitelerinde çeşitli olumsuz yayınlar yapıldı, ihtilal söylentileri ise dozu artıran ve ayrımı hızlandıran bir kavram oldu.

Değerli okurlarım, şunu iyi bilmek gerekir ki, ister ordunun içinden, isterse dışarıdan yapılan her türlü ayrıma meydan vermeyin, bu ordu bizim ordumuzdur, o komutanlar bizim insanlarımızdır ve parçalanmamız ve bölünmemizi önleyecek yegane güç önce sizde, sonra da ordumuzdadır. Ordumuza sahip çıkalım, bu durumu hükümette görmüş ve verdiği demeçlerle ayrımı önlemeye çalışmaktadır. Bizlerde aynı kararlılıkla karşıdaki güçlerin önünde ordumuz ve millet olarak kol kola duralım.

Saygılarımla;

Hiç yorum yok: